Yeni Kardeş Sitemiz catlakkazan.funpic.de/ Sitemiz Açılmıştır. By CRuSHinGTuRK ™
 
Harry Potter FaN SersemLet
SersemLet Menü  
  Ana Sayfa
  Forum
  Anketler
  Galeri
  Yararlı Linkler
  SersemLet Top List
  -Hp Kitapları
  => Felsefe Taşı
  => Sırlar Odası
  => Azkaban Tutsağı
  => Ateş Kadehi
  => Zümrüdüanka Yoldaşlığı
  => Melez Prens
  => Ölüm Yadigarları
  -Hp Filmleri
  -Oyuncular
  Sersemlet Bannerlar
  Bize Yazın
  İletişim (Msn) & Reklam
  Ziyaretçi defteri
Sitemiz resmi olmayan bir bilgi ve eğlence sitesidir. Amacı; Harry Potter hayranlarına merak ettiklerini bulabilecekleri bir kaynak oluşturmaktır. Sitede Yayınlanan Tüm Eserlerin Telif Hakları SersemLet'e Aittir. Eserlerin tamamının ya da bir bölümünün SersemLet'in yazılı izni olmaksızın herhangi bir şekilde kopyalanması veya çoğaltılması yasaktır. Eserlerde yer alan görüşler yazarlara aittir ve SersemLet'e bağlayıcı nitelikte değildir. ------------------- 2007 © SersemLet-Yönetim Kurulu (Her Hakkı Saklıdır)
Ateş Kadehi

Özet

Riddle’ların Ölümü…

50 yıl önce, Riddle Evi’nin hala bakımlı ve etkileyici olduğu günlerde, güzel bir yaz sabahı şafak sökerken bir hizmetçi oturma odasına girmiş ve üç Riddle’ın cesetleriyle karşılaşmıştı. (Ateş Kadehi/Sayfa:10)





Frank Bryce’ın Riddle Ailesini Öldürdü iddiası…

Dot, hararetle başını salladı. “Hemencecik kızıyor. Hatırlıyorum da o çocukken…”
Ertesi sabah, Küçük Hangleton’da, Riddle’ları Frank Bryce’ın öldürdüğü konusunda kimsenin en ufak şüphesi kalmamıştı.
Ama komşu Büyük Hangleton kasabasındaki karanlık, pis ve kaspetli karakolda, Frank tekrar tekrar, inatla masum olduğunu sölüyordu. Bir iddiası da, Riddle’ların öldüğü gün evin civarında gördüğü tek kişinin bir yabancı, siyah saçlı ve solgun, yeniyetme bir oğlan olduğu yolundaydı. Köyde başka kimse böyle bir çocuk görmemişti, polis de Frank’in palavra attığından hemen hemen emindi.





Weasley’lerin Harry’i Quidditch Dünya Kupası için Davet Etmesi…

Sayın Mr ve Mrs Dursley,
Hiç tanıştırılmadık, ama eminim ki Harry’den oğlum Ron hakkında bir sürü şey duymuşsunuzdur.
Harry’nin de size sözünü etmiş olabileceği Quidditch Dünya Kupası finali önümüzdeki pazartesi gecesi yapılıyor ve kocam Arthur, Sihirli Oyunlar ve Sporlar Dairesi’ndeki bağlantıları sayesinde en iyi yerden bilet almayı başardı.
Umarım Harry’i de maça götürmemize izin verirsiniz, çünkü bu, hayatta insanın eline bir kez geçecek bir fırsat. İngiltere Kupa’ya otuz yıldır ev sahipliği etmedi, bilet bulmakta çok zor.Tabii Harry’nin yaz tatilinin geri kalanını burada geçirmesinden ve onu okula dönerken sağ salim trene bindirmekten de memnuniyet duyarız.
Harry’nin bize cevabınızı normal yoldan mümkün olduğu kadar çabuk göndermesi iyi olur, çünkü Muggle postacı bizim evimize şimdiye kadar hiçbirşey getirmedi ve evin nerede olduğunu bildiğinden emin değilim.
Harry’yi yakında görmeyi umut ediyoruz.
Saygılarımla,
Molly Weasley
Not: Umarım yeterince pul yapıştırmışımdır.





Quidditch Dünya Kupası’nda Karanlık işaretin gökyüzüne çıkması…

Karanlık ağaçların arkasındaki düzensiz ayak seslerini dinleyerek beklediler. Ama sesler aniden durdu.
“Hey!” diye seslendi Harry.
Ses çıkmadı. Harry ayağa kalktı, ağacın yanından gözledi. Çok uzağı göremeyecek kadar karanlıktı, ama birinin tam onun görüş alanının dışında ayakta durduğunu hissedebiliyordu.
“Kim var orda?” dedi.
Ve sonra, hiçbir uyarı olmaksızın, çevrelerindeki sessizlik, ağaçlıkta daha önce duyduklarına hiç benzemeyen bir sesle parçalandı. Bir panik çığlığı değildi bu, daha çok bir büyüye benziyordu.
“MORSMORDRE!”
Ve Harry’nin gözlerinin nüfuz etmek için çırpındığı karanlığın içinden muazzam, yeşil ve parıldayan bir şey fışkırdı; ağaçların tepelerini aşıp göğe uçtu.


Gökyüzüne bir kuru kafa yükselmişti. Bu kuru kafa Voldemort’un işaretidir ve bir cinayet işlendiğinde Voldemort’un adamları olan ölüm yiyenler tarafından gök yüzüne yollanır.





Üç büyücü Turnuvası

Dumbledore boğazını temizledi.
“Az önce söylediğim gibi,” dedi, hepsi hâlâ Deli-Göz Moody’ye bakmakta olan öğrenci kalabalığına gülümseyerek, “önümüzdeki aylarda hayli heyecanlı bir etkinliğe ev sahipliği yapma onuruna erişeceğiz. Bu, yüz yılı aşkın süredir düzenlenmemiş bir etkinlik. Üçbüyücü Turnuvası’nın bu yıl Hogwarts’ta gerçekleşeceğini açıklamaktan kıvanç duyuyorum.”





Dört Şampiyon…

Kadeh’in içindeki alevler birden tekrar kırmızıya döndü. İçinden kıvılcımlar saçılmaya başladı. Bir an sonra havaya alevden bir dil fırladı, Kadeh’in içinden kavruk bir parşömen parçası çırpınarak çıktı – bütün Salon soluğunu tuttu.
Dumbledore parşömen parçasını yakalayarak, yeniden mavi-beyaza dönüşmüş alevlerin ışığında okuyabilmek için bir kol boyu uzaklıkta tuttu.
Güçlü, berrak bir sesle, “Durmstrang şampiyonu,” diye okudu, “Viktor Krum.”
Salon’u bir alkış ve tezahürat fırtınası sararken, Ron, “Bunda şaşılacak bir şey yok!” diye haykırdı. Harry, Viktor Krum’un Slytherin masasından kalktığını ve Dumbledore’a doğru kamburunu çıkara çıkara yürüdüğünü gördü. Krum sağa döndü, öğretmenler masası boyunca yürüdü ve kapıdan bitişik odaya geçerek gözden kayboldu.
Karkaroff, “Bravo, Viktor!” diye öyle yüksek sesle bağırdı ki, alkışlara rağmen herkes onu duyabildi. “Buna senin layık olduğunu biliyordum!”
Alkışlar ve konuşmalar duruldu. Şimdi herkesin dikkati, birkaç saniye sonra bir kez daha kırmızıya dönüşen Kadeh üzerinde odaklanmıştı yeniden. Alevlerin ittiği ikinci bir parşömen parçası fırladı.
“Beauxbatons şampiyonu,” dedi Dumbledore, “Fleur Delacour!”
“Bu o, Ron!” diye haykırdı Harry. Veela’ya çok benzeyen kız zarafetle ayağa kalkmışi dalga dalga inen gümüşi sarı saçlarını savurarak Ravenclaw ve Hufflepuff masaları arasından geçiyordu.
Hermione gürültüyü bastırarak, “Ay, bakın, nasıl hayal kırıklığına uğradılar,” dedi. Başıyla Beauxbatons grubundaki diğer öğrencileri işaret etti. Aslında “hayal kırıklığı” hafif kalır, diye düşündü Harry. Seçilmeyen kızlardan iki tanesi resmen gözyaşlarına boğulmuştu. Başlarını kollarına dayamış, hıçkırıyorlardı.
Fleur Delacour da yan odaya girip gözden kaybolunca, Salon’a yeniden sessizlik çöktü, ama bu seferki sessizlik öyle heyecan dolu, öylesine somuttu ki, elinizi uzatsanız dokunabilirdiniz neredeyse. Sırada Hogwarts şampiyonu vardı…
Ateş Kadehi bir kez daha kızardı, içinden kıvılcımlar fışkırdı, alevden dil havalara yükseldi ve Dumbledore üçüncü parşömen parçasını çekip aldı.
“Hogwarts şampiyonu,” diye seslendi, “Cedric Diggory!”
Ron yüksek sesle, “Hayır!” dedi, ama onu Harry’den başka duyan olmadı; yan masadan yükselen tezahürat çok gürültülüydü. Hufflepuff’ların her biri ayağa fırlamıştı. Cedric, ağzı kulaklarında onların yanından geçip öğretmenler masasının arkasındaki odaya yönelirken, haykırıyor ve ayaklarını yere vuruyorlardı. Hatta Cedric’e tutulan alkış o kadar uzadı ki, Dumbledore’un sesini duyurabilmesi epeyce vakit aldı.
En son patırtıda dinerken, Dumbledore hayatından memnun bir şekilde, “Mükemmel!” dedi. “Şimdi, üç şampiyonumuz da belli oldu. Beauxbatons ve Durmstrang’ın geri kalan öğrencileri de dahil olmak üzere hepinize, şampiyonunuza elinizden gelen desteği vereceğiniz konusunda güvenebileceğime eminim. Şampiyonunuzu destekleyerek gerçek bir katkı –“
Ama Dumbledore birden sustu. Herkes onun dikkatini neyin dağıttığını anlamıştı.
Kadeh’teki ateş yeniden kırmızıya dönmüştü. İçinden kıvılcımlar fışkırıyordu. Birden havaya uzun bir alev fırladı, ucunda bir parşömen parçası daha vardı.
Dumbledore neredeyse otomatikman eliniz uzatıp parşömeni yakaldı. İleride tutup üzerinde yazılı ada baktı. Dumbledore elindeki kağıt parçasına bakarken, uzun bir duraklama oldu. Salon’daki herkes gözünü ona dikmişti. Derken Dumbledore boğazını temizleyip adı okudu –
“Harry Potter.”
Birinci Görev…

Fleur, Cedric ve Krum birinci görevi bitirmişlerdi.
Harry göreve başlamıştı.
Asasını kaldırdı.
“Accio Ateşoku!” diye bağırdı.
Bekledi, her zerresiyle umuyor, dua ediyordu… Ya işe yaramadıysa… Ya gelmezse… Çevresindeki her şeye, parıldayan ve saydam bir tür perdenin,sanki sıcaktan oluşmuş bir sisin arkasından bakıyormuş gibiydi. Bu da bölmenin ve çevresindeki yüzlerce suratın yüzüyormuş gibi görünmelerine neden oluyordu…
Sonra bir ses duyuldu, arkasından hızla yaklaşan bir şeyin sesi; arkasına döndü ve Ateşoku’nun Orman’ın kıyısından kıvrılıp hızla ona geldiğini gördü. Süpürge uçarak bölmeye girdi ve o binsin diye tam yanında, havada durdu. Kalabalıktan daha da büyük bir tezahürat yükselmeye başladı… Bagman bağırarak bir şey söylüyordu… ama Harry’nin kulakları duymuyordu… dinlemek önemli değildi…
Bacağını süpürgesinin üzerinden attı ve havalandı. Ve bir saniye sonra, mucizevi bir şey oldu…
Yükseliyordu, rüzgar saçlarını uçuşturuyordu, aşağıdaki seyircilerin yüzleri et renginde birer noktaya dönüşmüş, Boynuzkuyrukta bir köpek boyutuna inmişti. Harry birden sadece zemini değil, korkusunu da arkada bıraktığını fark etti… Yine ait olduğu yerdeydi…
Bu sadece bir Quidditch maçıydı, o kadar… sadece bir Quidditch maçıydı ve Boynuzkuyruk da sadece çirkin bir rakip takımdı…
Aşağı, yumurta öbeğine baktı ve altın rengi olanı gördü. Çimento renkli olanların arasında parlıyordu, ejderhanın ön ayakları arasında güvene alınmıştı. “Tamam,” dedi Harry kendi kendine, “şaşırtma taktikleri… hadi bakalım…”
Dalışa geçti. Boynuzkuyruk’un kafası onu takip etti; Harry onun ne yapacağını bildiği için tam zamanında dalıştan çıktı; dönmese, ejderhanın püskürttüğü aleve hedef olacaktı.. ama Harry’nin umrunda değildi… bunun bir Bludger’dan kaçmaktan farkı yoktu…
“Vay canına, bayağı iyi uçuyord!” diye haykırdı Bagman, seyirciler çığlık atıp soluklarını tutarken. “İzliyor musunuz, Mr Krum?”
Harry çember çizerek daha da yükseldi; Boynuzkuyruk hala onun takip ediyordu – Harry devam etse onun başını döndürebilirdi – ama en iyisi fazla zorlamamaktı, yoksa yine ateş püskürürdü –
Boynuzkuyruk tam ağzını açarken Harry dalışa geçti, ama bu kez o kadar şanslı değildi – alevler onu ıskaladı ama onun yerine kuyruk yukarı savruldu ve Harry tam sola saparken uzun dikenlerden biri omzunu sıyırıp cüppesini yırttı-
Omzunun acıdığını hissedebiliyordu, seyircilerden çığlıkların ve iniltilerin yükseldiğini duyabiliyordu, ama kesik pek derine benzemiyordu… Şimdi hızla Boynuzkuyruk’un arkasına dolanmıştı. Bir olasılık belirmişti…
Boynuzkuyruk havalanmak istemiyordu, aklı fikri yumurtalarını korumaktaydı. Her ne kadar kıvrılıp bükülse de, kanatlarını kapatıp açsa da, o dehşet verici sarı gözlerini Harry’den ayırmasa da, yumurtalarını bırakmaktan korkuyordu… ama Harry’nin onu oradan ayrılmaya ikna etmesi gerekiyordu, yoksa asla yumurtaların yakınına gidemeyecekti… Bütün mesele bu işi dikkatlice, adım adım yapmaktı…
Bir o yana bir bu yana uçmaya başladı. Ejdarhanın ateş püskürtmesini yada ona vurmasını mümkuüm kılacak kadar yakında değildi, ama yine de yeterli bir tehdit oluşturup Boynuzkuyruk’un gözlerini ona dikmesini sağlıyacak kadar yakındaydı. Ejderha kafasını bir o yana bir bu yana sallıyor, dişlerini çıkarmış, o dikey gözbebekleriyle onu izliyordu.
Harry daha da yükseldi. Boynuzkuyruk’un kafasıda yükseldi, boynu şimdi uzanabileceği kadar uzanmıştı ve hala oynatıcısının önündeki bir yılan gibi bir sağa bir sola sallanıyordu…
Harry birkaç metre daha yükselince, ejderhadan öfke dolu bir kükreme çıktı. Harry onun için bir sinek gibiydi, ezmek için yanıp tutuştuğu bir sinek; kuyruğu yine savurdu, ama Harry şimdi erişemeyeceği kadar yüksekteydi… Havaya ateş püskürttü, Harry kaçtı… Boynuzkuyruk ağzını kocaman açtı…
“Hadi” diye tısladı Harry, tepesinde dönüp gıcık ederek. “Hadi, gel de beni yakala… kalk ayağa…”
ve Boynuzkuyruk küçük bir uçağınkiler kadar geniş olan siyah, kösele gibi kanatlarını açarak arka ayaklarıyla yükseldi – Harry dalışa geçti. Ejderha daha onun ne yaptığını yada nereye kaybolduğunun farkına varamadan, Harry son sürat yere doğru, artık ejderhanın ön ayaklarının korumasından olmayan yumurtalara doğru gidiyordu – ellerini ateşkokundan çekmişti – altın yumurtayı almıştı –
(Ateş Kadehi/Sayfa:421)





İkinci Görev…

Harry’nin göldeki arkadaşını kurtarması gerekiyordur. Diğer yarışmacılar gelmiş kurtarmaları gerekenleri kurtarmıştır ama Fleur hala gelmemiştir. Harry’nin Fleur’un rehinesini de kurtarması gerekmiştir.

Harry ileri atıldı ve küçük kızı heykele bağlayan ipleri kesmeye koyuldu. Küçük kız sonunda serbest kaldı. Harry onu belinden yakaladı, Ron’un cüppesinin boyun kısmından tuttu ve ayaklarını dibe vurup yükselmeye başladı.
Çok yavaş ilerliyorlardı. Harry artık kendini ileri atmak için perdeli ellerini kullanamıyordu; yüzgeçlerini büyük bir süratle çarpıyordu, ama Ron ile Fleur’un kardeşi onu aşağıya çeken patates çuvallarından farksızdılar… Gözlerini göğe doğru kaldırdı, oysa henüz çok derinlerde olması gerektiğini biliyordu, üstündeki su öyle karanlıktı ki…
Denizhalkı da onunla birlikte yükseliyordu. Çevresinde rahat rahat döndüklerini, onun sudaki çırpınması izlediklerini görüyordu… Süre dolunca onu derinlere mi çekeceklerdi? İnsanları yiyorlar mıydı yoksa? Yüzmeye devam etme çabasından Harry’nin bacakları kasılmıştı. Ron’u ve kızı sürükleme çabasından omuzları fena halde ağrıyordu…
Büyük bir zorlukla soluk alıyordu. Boynunun iki yanının yeniden acımaya başladığını hissediyordu… ağzındaki suyun ne kadar ıslak olduğunu fark etmeye başlamıştı… ama karanlıkta kesinlikle seyrelmeye başlamıştı… tepede gün ışığını görebiliyordu…
Yüzgeçleriyle suyu kuvvetlice dövdü ve onların artık yüzgeç değil, ayak olduklarını fark etti… ağzından ciğerlerine su doluyordu… başı dönmeye başlamıştı, ama ışık ve havanın sadece 3 metre yukarıda olduğunu biliyordu… oraya varmalıydı… varmalıydı…
Harry ayaklarını öyle kuvvetle ve süratle çarptı ki, kasları protesto çığlıkları attı sanki. Beyni bile suyla dolmuştu adeta, soluk alamıyordu, oksijene ihtiyacı vardı, devam etmesi gerekiyordu, duramazdı –
Ve sonra başının gölün yüzeyine çıktığını hissetti.
(Ateş Kadehi/Sayfa:591)





Üçüncü Görev…

Üçüncü görev labirenttir ve Harry ile Cedric Kupaya ulaşmışlardır. Ancak kupa bir anahtardır ve Voldemort’un babasının mezarının bulunduğu yere gitmişlerdir. Cedric Kılkuyruk tarafından öldürülmüştür ve Harry bağlanmıştır. Voldemort tekrar vücudu ile gelmek için Kılkuyruk sihre başlamıştır.



Şimdi suyun yüzeyinin tümü kıvılcımlarla aydınlanmıştı. Elmasla bezeli gibi görünüyordu.
“Hazır, efendimiz.”
“Şimdi…” dedi soğuk ses.
Kılkuyruk yerdeki cüppeyi açtı ve içindeki şeyi gözler önüne serdi. Harry bir çığlık koyverdi, ama ağzına tıkanmış maddeden dolayı sesi çıkmadı.
Kılkuyruk sanki bir taşı devirmişti de altından çirkin, yapış yapış bir şey çıkmıştı sanki – ama bu ondan daha kötüydü, yüz kat daha kötüydü. Kılkuyruk’un buraya kolları arasında taşıdığı şeyin biçimi, çömelmiş bir insan çocuğunun biçimiydi, ama Harry hayatında çocuğa bu kadar benzemeyen bir şey görmemişti. Saçsızdı, pullu gibiydi, koyu, çiğ, kırmızımsı bir siyah renkteydi. Kolları ve bacakları ince ve güçsüz görünüyordu. Yüzü ise – yaşayan hiçbir çocuğun böyle bir yüzü olmamıştır – yamyassı ve yılansıydı, parıldayan kırmızı gözleri vardı.


Kılkuyruk konuşmaya başlamıştı. Sesi titriyordu. Kılkuyruk büyüye tekrar başlamıştı.



“Babanın bilinmeden verilen kemiği, oğlunu yenileyeceksin!”
“Hizmetkarın gönüllü olarak verilen eti efendini dirilteceksin.”
“Düşmanın zorla alınmış kanı hasmını hayata döndüreceksin.”

Ve Voldemort hayata dönmüştü.


Voldemortla düello…

Voldemort Harry ile düello yapıyordu ve ona iki kez Cruciatus lanetini uygulamıştı. Artık Harry de onunla savaşmaya karar vermişti ve Voldemort Harry’e Avada Kedavra Lanetini yaparken Harry’de Expeliarmus diye bağırmıştı. Asaları birbirine bir ışık demeti bağlamış ve her ikiside şaşırmıştı. Voldemort’un asasından Hayalet gibi insanlar çıkıyordu bu hayalet görünümlü kişilerden babası da vardı. Babası ona şimdi diye bağırdığında Kupaya gitmesini sölemişti – yani anahtara.

Harry’nin eli Cedric’in bileğini kavramıştı; Voldemort’la arasında bir mezartaşı vardı, ama Cedric taşıyamayacağı kadar ağır, Kupada uzanamayacak kadar uzaktı-
“Accio” diye bağırdı Harry, asasını Üçbüyücü Kupasına doğrultarak.
Kupa havalanıp ona doğru süzüldü – Harry onu sapından yakaladı.

Poster

SersemLet Anket  
 

Melez Prens Filmi'nin Fragmanını Nasıl Buldunuz?
Tam beklediğim gibi süper.
İdare eder işte.
Hiç beğenmedim.

(Sonucu göster)


 
SersemLet Saat  
   
Reklam & DestekleyenLer  
 




Click to visit HPANA Top Sites Click to visit HPANA Top Sites Hortkuluk Avcisi TopSites arama motoru - arasana.com - arama motorları Visit MuggleNet.com!
 
Bizi Destekleyin TıklayıN  
 

Click to visit HPANA Top Sites

Veritaserum Topsites

 
Bugün 5 ziyaretçi (8 klik) kişi burdaydı!
Reklam Alanı



Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol